NEDEN ELEKTRİKLİ FLUENCE ZE SAHİBİ OLUNMALI ve ARAÇ İLK ZAMANLARDA NEDEN TUTULMADI?

Güncelleme: Fluence ZE ile ilgili farkındalık artmaya başladığından ve elektrikli otomobiller yaygınlaşmaya başladığından,  Fluence ZE artık tutulmayan bir araç değil, tutulan bir araç olmaya başlamıştır. Bu sebeple konunun başlığını değiştirerek, neden tutulduğuna ve neden ilk başlarda tutulmadığına değindim.

Neden Fluence ZE sahibi olunmalı:

Öncelikle bu yazıyı ilk kez yazmadan  birkaç gün önce, halen kullandığım elektrikli Fluence ZE incelemesi yazımı yazmıştım. Neden Fluence ZE sahibi olunması gerektiği ile ilgili olarak  detaylı bilgi için incelemeyi okumanızı tavsiye ederim. İncelemeyi okumak için tıklayınız.

İncelemeye göre, özetle;
Elektrikli Fluence ZE, günlük 100 km altında yol kateden, şehir dışına pek fazla çıkmayan ve aracı şarj edecek yeri olan kullanıcılar için uygun olduğunu söylemiştim.

Kısaca değinecek olursak:

Aracın bakımları 30 bin km'de bir yapılıyor ve servisinde 250-300 tl ye yapılabiliyor.

Araç her 100 km için 5-7 tl'lik elektrik harcıyor.

Aracın motor sesi ince bir vızıltı haricinde yok. Yalıtımı gayet iyi.

6 hava yastığı, mp3 çalarlı direksiyondan kontrollü cd çalar, çift bölgeli dijital klima, hız sabitleyici ve sınırlayıcı, abs, esp, navigasyon, elektrikli ısıtmalı aynaları, elektrikli 4 camı, isofix vs daha bir çok özelliğiyle yeterli konforu ve donanımı sunuyor.

Elektrikli otomobillerin motorunda birbirine sürtünen parça sayısı, ateşleme, hava alma, yağ vs olmadığından masrafsız ve sorunsuz...

Mtv ve egzoz muayenesi yok.

220 volt elektriğin olduğu her yerde şarj edilebiliyor.

5 saniyleik 0-60 km/sa sa hızlanması ile şehir içinde yeterli ve hatta çok iyi performans sunuyor. Yokuşta, yükte ve klimada bayılmıyor. Aksine hızlanmaya devam ediyor.

30 bin km'lik kullanımda, içten yanmalı motora sahip ortalama bir araca göre, sahibine minimum 10 bin tl tasarruf yaptırıyor.

Vs...

Aracın sorunsuz, masrafsız, ekonomik, performanslı ve konforlu olduğunu görenler ve bunun farkına varanların sayısı giderek artıyor. Aracın fiyatı da hak ettiği yere geldi diye düşünüyorum. Akaryakıt fiyatlarının da artmasıyla elektrikli otomobillere rağbet arttı. Piyasadaki en uygun fiyatlı elektrikli araba ise hiç şüphesiz Fluence ZE'dir.

Peki bu şartlara uygun birçok kullanıcı olmasına rağmen, hem ekonomik, hem performanslı, hem de masrafsız olan  ve 2012 yılında üretilen elektrikli Fluence ZE ilk zamanlarda neden tutulmadı?

Bunun sebeplerine değinmeye çalışacağız.

1. Alışkanlıklar:

Öncelikle şunu kabullenmemiz gerek. Değişimler çok hızlı gerçekleşmez. Yüz yıldır toplumda var olan bir alışkanlığı değiştirmek kolay değildir. Yaklaşık yüz yıldır alışılagelmiş bir durum var. O da şu: Aracınıza binersiniz. Belli bir mesafe gittikten sonra yakıtınız azalır. Yakıt almak için akaryakıt istasyonuna gider, 5 dakikada depoyu doldurur devam edersiniz. Bunu yapmak yerine, 8-10 saatte elektrikli arabayı şarj etmek, uzun yol gidememek, her gün veya birkaç günde bir arabayı şarj etmek yabancı olduğumuz bir durum. 

Ya uzun mesafe gitmem gerekirse? Acaba elektrikli arabalar arıza verir mi? Sonuçta yeni bir teknoloji olduğundan, arıza çıkarınca usta bulur muyum? Elektrikli arabayı alırsam satabilir miyim? Gibi düşünceler ve bu soruların cevabının bilinmemesi, bana göre elektrikli arabaların önündeki en önemli engeldir. Fluence ZE de bundan nasibini aldı tabii ki.

 2. Pil Kirası:

Elektrikli arabaların bataryaları henüz ucuz değil. Fluence ZE üretildiği zamanlarda ise çok daha pahalıydı. Bu durum hem aracın ilk satışında aracın fiyatının yüksek olmasına ve arıza durumunda da yeni bataryanın maliyetinin yüksek olmasına sebep oluyor. Renault, bu duruma çare olarak, elektrikli Fluence ZE'yi bataryasız satışa çıkardı. Tabii ki aracın üzerinde batarya vardı ama sizin değildi. Yani siz aracı bataryasız alıyorsunuz fakat Renault, kendisine(veya batarya firmasına) ait bataryayı kullanmanız için size ödünç veriyordu. Renault bunun la hem aracın satış maliyetini (2012 yılında 60 bin tl civarında) düşürmüş, hem de batarya arızalanması veya kapasite kaybı durumunda araç sahibini ciddi masraflar ödemekten kurtarmış oluyordu. 

Buraya kadar iyi, bir sorun yok. Sorun şu ki: Renault, bataryayı size kullandırma ve arıza/kapasite kaybında bataryayı ücretsiz değiştirme karşılığında sizden aylık batarya/pil kirası alıyordu. Üstelik yıllık yaptığınız kilometreye göre aylık minimum 50-60 euro ödemek zorunda kalıyordunuz. İşte bu durum bana göre elektrikli Fluence ZE'nin önündeki en büyük engeldi. Bu, hem alışık olmadığımız bir durumdu, hem de bazıları için ortada ekonomi diye bir şey kalmıyordu.  Aynı durum, o dönemlerde üretilen Renault Zoe'lerde de mevcut.  Piyasada o dönemlerde üretilen Zoe'lerin pil kiralı olanı da var olmayanı da.

Fakat aracın ilk üretim yılından 5 yıl sonra Renault pil kirasını kaldırdı. Şu anda piyasadaki elektrikli Fluence ZE araçların hiçbirinden kira alınmıyor. Üstelik 2022 yılına kadar bataryaların garantisi devam ediyor. Ben de aracımı 2017 haziranında aldım. Hiç pil kirası ödemedim.  Aracım pil kirasından muaf.

 3. Menzil ve Şarj:

Piyasadaki birçok elektrikli aracın hızlı şarj desteği var ve bu sebeple arada kısa süreli şarj ederek uzun yolculuklar yapmak kısmen mümkün oluyor. Üstelik bu araçların menzili ortalama 200 km. Fakat elektrikli Fluence ZE'nin menzilinin 100 km civarında olması ve hızlı şarj desteğinin olmaması aracın tutulmasının önündeki engellerden biri. 

İşte yukarıda saydığımız etkenler elektrikli Fluence ZE'nin tutulmamasına sebep oldu.

Ama benzinin litre fiyatının 6,5 tl'ye, motorinin litre fiyatının 6 tl'ye yaklaştığı şu günlerde elektrikli arabalar hem ekonomik, hem masrafsız hem de daha performanslı olarak önümüze çıkmaktadır. 

Elektrikli arabalar içerisinde de fiyatı en uygun olan araç tabii ki Fluence ZE'dir.

Elektrikli Fluence ZE'nin günlük 100 km altında yol kateden, şehir dışına pek fazla çıkmayan ve aracı şarj edecek yeri olan kullanıcılar için uygun olduğunu tekrar etmek istiyorum.

Sormak veya eklemek istediklerinizi yorum kısmına yazabilirsiniz.